ilimalemi

Bayanlara

MÜMİN HANIMLARIN DİKKATİNE

 

.. 2

İslamdan Önce Kadının Konumu. 2

İslam’;;da Kadının Durumu. 2

Kadının Haysiyetini Ve Haklarını Elinden Almak İsteyen Günümüzdeki İslam Düşmanları Ve Onların Maşaları: 3

Ay Hali, İstihâza Ve Loğusalığa Dair Bazı Hükümler. 3

1- Ay Hali Hükümleri 3

Kadının Ay Hali Yaşı 3

Ay Hali Olan Kadın İle İlgili Hükümler. 3

Kadının Gördüğü Sarılık Ya Da Bulanıklığın Hükmü. 4

Kadın Ay Halinin Sona Erdiğini Nasıl Anlar. 5

Ay Hali Sona Eren Kadının Yapması Gerekenler. 5

Ay Hali Yahut Loğusa Kadın Güneş Batımından Ya Da Tan Yeri Ağarmasından Önce Temizlenirse Nelere Dikkat Eder. 5

2- İstihaza Ve Hükümleri: 5

İstihazalı Kadının Temiz Kabul Edildiği Hallerde Uyması Gereken Hususlar: 6

3- Loğusalık (Nifas) Ve Hükümleri: 6

Nifas (Loğusalık) İle İlgili Hükümler. 7

Loğusanın Kanı Kırk Gün Bitmeden Kesilir, Sonra Bu Süre İçerisinde Tekrar Gelirse: 7

Kanların Sebebi 7

Ay Hali Kanının Akmasını Önleyen İlaç Almak. 8

Düşük Yapmanın Hükmü. 8

Kadını Hayasızlığa Çağıranların Ortaya Çıkartılması 9

Kamusal Alanda: 10

Medya Alanında: 11

Öğretim Alanında: 11

İş ve Görev Alanında: 11

 

 

 



 


 

MÜMİN HANIMLARIN DİKKATİNE

 

İslamdan Önce Kadının Konumu

 

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’;;a mahsustur. Salâtü Selâm Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’;;in, ehlinin, sahabesinin ve de kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun.

“;;İslam’;;dan önce”;; tabiri ile özel olarak Arapların, genel olarak da bütün yeryüzündeki insanların yaşadıkları cahiliye dönemi kastedilmektedir. Bu dönemde insanlara gelen Peygamberlerin ardı arkası kesilmiş, yollar seçilmez olmuştu. Hadis-i şerifte belirtildiği üzere Allah onlara nazar etmiş, Araplarıyla Arap olmayanlarıyla –;;kitap ehlinden geriye kalmış bir azınlık dışında- hepsine gazap etmiştir. Bu dönemde kadın, genellikle- Arap toplumunda- karanlık bir dünyanın içinde yaşıyordu. Araplar kız evlatlara sahip olmaktan hoşlanmıyorlardı. Kimileri onu diri diri toprağa gömer, kimileri ise zelil ve aşağılık bir hayat sürsün diye onu hayatta bırakır, ona dokunmazdı. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“;;Onlardan birine kız çocuğu müjdesi verilince pek öfkeli olarak yüzü simsiyah kesilir, kendisine verilen kötü müjdeden ötürü kavminden gizlenir, aşağılanmayı göze alarak onu alıkoysun mu yoksa diri diri toprağa mı gömsün (şaşırır kalır)? Bak verdikleri hükümleri ne kadar kötüdür!”;; (en-Nahl, 16/58-59)

“;;Diri diri gömülen kız çocuğa hangi günahtan dolayı öldürüldü, diye sorulacağı zaman”;; (et-Tekvir, 81/8-9)

Diri diri gömülen kız çocuğu (el-mev’;;ûde): Toprağın altına gömülerek öldürülen kız çocuğu demektir. Eğer bu kız diri diri gömülmekten kurtulup hayatta kalırsa o vakit oldukça aşağılık bir hayat sürerdi. Yakınlarının malları ne kadar çok olursa olsun, kendisi ne kadar muhtaç ve fakir bulunursa bulunsun yakınlarından kalan mirastan hiç bir pay alamazdı. Çünkü onlar mirası erkeklere verirler, kadınları mirastan mahrum ederlerdi. Hatta kadın, ölen kocasının miras malı kabul edilirdi. Pek çok sayıda kadın bir tek erkeğin eşi olarak yaşardı. Çünkü o dönemlerde erkeklerin evlenebilecekleri kadın sayısı için herhangi bir sınır yoktu. Bundan ötürü karşı karşıya kaldıkları sıkıntılar, haksızlıklar ve tazyikler hiç kimse tarafından önemsenmezdi.[1]

 

İslam’;;da Kadının Durumu

 

İslam gelince kadının üstündeki bu haksızlıkları kaldırdı. Ona insanlık çerçevesinde sahip olduğu itibarını geri verdi. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“;;Ey insanlar, Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.”;; (el-Hucurat, 49/13)

Yüce Allah insanlığın başangıcı noktasında kadının erkeğin ortağı olduğunu söz konusu etmektedir. Tıpkı yapılan ameller karşılığında verilecek mükâfat yahut cezada erkek ile aynı durumda olduğu gibi.

“;;Erkek olsun, kadın olsun kim mümin olduğu halde salih amel işlerse biz şüphesiz ona çok güzel bir hayat yaşatırız”;; (en-Nahl, 16/97)

“;;Ta ki Allah münafık erkeklerle münafık kadınları, müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırsın”;; (el-Ahzab, 33/73)

Yüce Allah, ölen kocanın miras malları arasında kadının miras malı kabul edilmesini şu buyruğuyla haram kılmıştır:

“;;Ey iman edenler, kadınları zorla miras almanız size helâl değildir”;; (en-Nisa, 4/19)

Böylece İslâm, kadının bağımsız bir kişiliğe sahip olduğunu teminat altına almış, onun miras alınan bir mal değil; mirasçı olduğunu ortaya koymuş ve ölen yakınlarının malından kalan mirasta da kadına bir hak ayırmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“;;Baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay, yine baba ve anne ile yakın akrabaların bıraktıklarından kadınlar için –;;o maldan az veya çok olsun- farz kılınmış bir pay vardır”;; (en-Nisa, 4/7)

“;;Çocuklarınız hakkında Allah size şöyle emrediyor: Erkeğe iki dişinin payı kadar (veriniz). Eğer kadınlar ikiden fazla iseler mirasın üçte ikisi onlarındır. Şayet kız bir tek ise mirasın yarısı onundur.”;; (en-Nisa, 4/11)

Ve ister kız ister kız kardeş ister zevce olarak kadının mirasçılığı ile ilgili diğer hükümler …;;

Allah azami dört kadın ile evlenilebileceğini tesbit etmiş ve bu hususta eşler arasında mümkün olan adaleti yerine getirme şartını koşmuş, onlarla maruf ölçüler içerisinde geçinmeyi farz kılmıştır:

“;;Onlarla iyi geçinin!”;; (en-Nisa, 4/19)

Yüce Allah mehri kadına ait bir hak olarak tesbit etmiş, bu hakkı ona gönül hoşluğu ile bağışladığı kısmı müstesnâ, eksiksiz olarak vermeyi emretmiştir:

“;;Kadınlara mehirlerini hoşnutlukla verin. Bununla beraber gönül hoşluğu ile onun bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin”;; (en-Nisa, 4/4)

Yüce Allah hanımı kocasının evinde emredici, yasak koyucu bir çoban, çocuklarının başında bir âmir olarak tesbit etmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmaktadır:

“;;Kadın kocasının evinde bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”;;

Ayrıca onun nafakasının ve giyiminin maruf ölçüler çerçevesinde karşılanmasını  kocaya bir görev olarak vermiştir. [2]

 

Kadının Haysiyetini Ve Haklarını Elinden Almak İsteyen Günümüzdeki İslam Düşmanları Ve Onların Maşaları:

 

İslam’;;ın hatta insanlığın düşmanı olan günümüz kafirleri, münafıkları ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler müslüman kadının elde ettiği şeref,  haysiyet, üstünlük ve himayeden rahatsız olmuşlar ve bundan dolayı kin gütmüşlerdir. Çünkü İslam düşmanı kafir ve münafıklar kadını yıkıcı bir araç, kendisi vasıtasıyla zayıf imanlılar ile serkeş bir takım duygulara sahip kimselerin; galeyana gelmiş arzu ve isteklerini doyuracakları bir av haline getirmek istemektedirler. Tıpkı yüce Allah’;;ın şu buyruğunda olduğu gibi:

“;;Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi isterler.”;; (en-Nisâ, 4/27)

Kalplerinde hastalık bulunan müslümanlar ise, kadının şehvet pazarlarında ve şeytanî duyguya sahip kimseler nazarında sergilenen ucuz bir mal, gözlerinin önünde güzel görünümü ile zevk alacakları açık bir meta olmasını yahutta çirkin emellerini gerçekleştirebilecek bir hale düşmesini isterler. Bundan dolayı erkeklerle yan yana çalışmak için evinden kadını çıkarmaya yahut da hastahanede bir hemşire olarak, uçakta bir hostes olarak, karma eğitim yapılan sınıflarda öğrenci ya da öğretmen olarak, sahnede bir oyuncu, şarkıcı olarak, çeşitli medyatik araçlarda spiker ya da benzeri bir görevde bulunarak, sesiyle, fitneye düşüren açık bir görüntüye sahip bir halde erkeklere hizmet verecek bir konuma gelmesi için özel gayret harcadılar. Pornografik dergiler genç kızların aklı çelen çıplak fotoğraflarını yayınlayarak dergilerinin satılması ve pazarlanması için bir araç edindiler. Bazı tüccarlar ve bazı iş yeri sahipleri ise bu resimleri kendi mallarının pazarlanması için bir araç olarak kullandılar. İşte bu yanlış uygulama sebebiyle kadın evindeki gerçek görevinden uzaklaştırılmış oldu. Bunun neticesinde kocaları çocuklarını eğitmek, evlerinin işlerini düzene koymak için yabancı kadınlar getirmek zorunda kaldı. Bu ise pek çok fitnelerin ortaya çıkmasına ve büyük kötülüklerin meydana gelmesine sebep oldu.

Bizler aşağıdaki ilkelere uyulmak şartıyla kadının evinin dışında çalışmasına karşı değiliz:

1- Kadının böyle bir iş yapmaya ihtiyaç duyması, yahut da toplumda bu işleri yapacak erkeklerin bulunmaması sonucu kadının çalışmasına gerek duyulması.

2- Bu işlerini temel görevi olan evdeki işini yerine getirdikten sonra yapması.

3- Erkeklerden uzak bir ortamda kadınlar için öğretmenlik, doktorluk yahut da hastabakıcılık gibi işleri yapması.

Kadının dini emirleri öğrenmesine de engel yoktur. Hatta bu farzdır; gerek duyacağı dini bilgileri öğrenmelidir. Bu öğrenim kadınların bulunduğu bir ortamda olmalıdır. Mescit ve benzeri yerlerdeki derslere katılmasında ve erkeklerden ayrı tesettür içerisinde bulunmasında bir sakınca yoktur. Bu İslam’;;ın ilk dönemlerinde hanımların riayet ettiği şartlar çerçevesinde olacaktır. Çünkü onlar o dönemde çalışıyor, öğreniyor ve mescitlerde bulunuyorlardı. [3]

 

Ay Hali, İstihâza Ve Loğusalığa Dair Bazı Hükümler

 

1- Ay Hali Hükümleri

 

Sözlükte: “;;Hayd”;; akmak demektir, şer’;;an ise belli vakitlerde kadının rahminin dip taraflarından çıkan bir kandır. Bu herhangi bir hastalık ya da rahatsızlık sebebiyle gelmez, aksine yüce Allah’;;ın Âdemin kızlarının yaratılışında takdir ettiği bir şeydir. Allah bu kanı rahimde çocuğun hamilelik döneminde beslenmesi için yaratmıştır. Daha sonra çocuğun doğumu akabinde bu süte dönüşür. Eğer kadın hamile ya da süt emziren birisi değil ise, bu kanın gidecek bir yeri olmadığından dolayı belli vakitlerde dışarı çıkar ve bu adet ya da ay hali diye bilinir. [4]

 

Kadının Ay Hali Yaşı

 

Çoğunlukla kadının ay hali olduğu asgari bir yaşı olur ve elli yaşına kadar devam eder. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “;;Kadınlarınız arasından ay halinden kesilmiş olanlarla asla ay hali olmamışların (iddetleri) hakkında şüphe edersiniz”;; (et-Talak, 64/4)

Burada ay hali olmayan kadınlardan kasıt, elli yaşına gelmiş olanlardır. Ay hali olmamışlardan kasıt ise dokuz yaşına gelmemiş olanlardır. [5]

 

Ay Hali Olan Kadın İle İlgili Hükümler

 

1- Kadın ay hali iken onunla cinsel ilişkiye girmek haramdır. Çünkü yüce Allah: “;;Sana ay halinden sorarlar, de ki: ‘;;O bir rahatsızlıktır. Onun için ay halindeyken kadınlardan ayrı durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiler mi o zaman Allah’;;ın size emrettiği yerden onlara varın. Gerçekten Allah çokça tevbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever”;; (el-Bakara, 2/222) diye buyurmaktadır.

Bu haramlık hali kadın ay halinden kesilip bundan dolayı gusletmesine kadar devam eder. Çünkü yüce Allah: “;;Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiler mi o zaman Allah’;;ın size emrettiği yerden onlara varın”;; diye buyurmaktadır.

Ay hali olan kadının kocası, cima etmek dışında hanımından her şekilde istifade edebilir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem: “;;Cima dışında her şeyi yapabilirsiniz”;; diye buyurmuştur.[6]

2- Ay hali olan kadın ay hali olduğu süre içerisinde oruç tutamaz, namaz kılamaz. Bu haldeyken bunları yapması haramdır. Bu halde iken bu ibadetlerin işlenmesi sahih değildir. Çünkü Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “;;Kadın ay hali olduğu vakit namaz kılmayı ve oruç tutmayı bırakmıyor mu?”;;[7]

Ay hali olan kadın temizlendikten sonra orucun kazasını yapar. Fakat namazın kazasını yapmaz. Çünkü Âişe radıyallahu anha şöyle demiştir: “;;Bizler Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem hayata iken ay hali olurduk. Orucun kazasını yapmamız emrolunur, fakat namazın kazasını yapmamız emredilmezdi.”;;[8]

Aradaki farka gelince -doğrusunu en iyi bilen Allah’;;tır- namaz tekrarlanan bir ibadettir. Bu husustaki zorluk ve sıkıntı sebebiyle kaza edilmesi vacip değildir, oruç ise böyle değildir.

3- Ay hali olan kadının arada bir engel bulunmaksızın Mushafa doğrudan dokunması haramdır. Çünkü yüce Allah: “;;Ona ancak tertemiz olanlar el değdirir”;; (el-Vakıa, 56/79) diye buyurmuştur. Ayrıca Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’;;in Amr b. Hazm’;;a yazdığı mektubunda: “;;Mushaf’;;a da ancak temiz olan bir kimse el değdirebilir”;;[9] buyurmuştur. Bu insanlar tarafından kabul ile karşılanan bir iş olduğundan adeta mütevatir rivayete benzer. Şeyhü’;;l-İslam İbn Teymiyye -Allah’;;ın  rahmeti üzerine olsun- şöyle demektedir: “;;Dört mezhep imamının görüşüne göre mushafa ancak taharetli olan kimse el değdirebilir. Ay hali olanın, Kur’;;an’;;a el değdirmeksizin Kur’;;an okuyabileceği hususunda ilim ehli arasında görüş ayrılığı vardır. İhtiyata daha uygun olan unutacağından korkması gibi bir zaruret hali olması dışında, Kur’;;an okuyamayacağıdır. Doğrusunu en iyi bilen Allah’;;tır.”;;

4- Ay hali olan kadının Beytullahı tavaf etmesi haramdır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Âişe radıyallahu anha ay hali olunca şöyle demiştir:

“;;Hacc eden kimsenin yaptığı her işi yap; şu kadar var ki temizleninceye kadar Beyti tavaf etme!”;;[10]

5- Ay hali olan bir kadının mescitte kalması haramdır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“;;Ben ay hali olana da cünübe de mescitte kalmayı helal kılmıyorum.”;;[11]

“;;Mescit, ay hali olana da cünüp olana da helal değildir”;;[12]

Bununla birlikte orada kalmaksızın mescitten geçip gitmesi caizdir. Çünkü Âişe radıyallahu anha’;;nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “;;Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bana

“;;Mescitten seccadeyi ver”;; buyurdu. Ben:

“;;Ben ay haliyim”;; deyince:

“;;Senin ay hali olman senin elinde olan bir şey değildir”;; diye buyurdu.[13]

Ay hali olan hanımın tehlil, tekbir, tesbih, dua gibi meşhur zikirleri yapması ile sabah akşam uyumak isterken uyanırken yapılacağı varid olmuş meşru duaları okuması da sakıncasızdır. Ayrıca tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilim kitapları okumasında da bir sakınca yoktur. [14]

 

Kadının Gördüğü Sarılık Ya Da Bulanıklığın Hükmü

 

Sarılık, sarıya çalan irini andıran bir şeydir. Bulanıklık ise bulanık kirli suya benzer. Kadından bulanıklık ya da sarılık ay hali sırasında görülecek olursa o bunları ay hali olarak değerlendirir ve bu hallerde de az önce geçen ay hali hükmünü alırlar. Eğer adet vakti dışında bu renkler görülecek olursa kadın bunları itibara almaz, kendisini temiz olarak kabul eder. Çünkü Umm Atiyye şöyle demiştir: “;;Biz temizlikten sonra bulanıklığı ve sarılığı bir şey saymazdık.”;;[15] Buhârî de bunu “;;temizlikten sonra”;; ifadesi olmadan rivayet etmiştir. Böyle bir hadis, hadis ilmi ehline göre merfu hadisi hükmündedir. Çünkü bu Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ‘;;in bir takriri olarak değerlendirilir. Bu hadisten anlaşılan da şudur: Ay halinden temizlenmeden önce görülen bulanıklık ve sarılık ay hali olup onun hükmünü alırlar. [16]

 

Kadın Ay Halinin Sona Erdiğini Nasıl Anlar

 

Kadın ay halinin sona erdiğini şu iki alametten birisi ile bilebilir:

Birinci alamet: Beyaz akıntının gelmesidir: Bu ay hali kanı akabinde gelen beyaz bir sudur, kireç suyunu andırır. Bazen beyazın dışında bir renkte de olabilir, kadınların hallerine göre değişiklik arzedebilir.

İkinci alamet ise kuruluktur. Bu da kadının fercine bir bez yada bir pamuk parçası sokup çıkardıktan sonra bunun, kan, bulanıklık ya da sarılık gibi üzerinde herhangi bir iz bulunmaksızın kuru halde çıkması demektir. [17]

 

Ay Hali Sona Eren Kadının Yapması Gerekenler

 

Ay hali olan kadının bu durumu sona erdiğinde gusl etmesi gerekir. Bu da bütün vücudunda taharet niyetiyle suyu kullanması ile olur. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“;;Ay halin başladı mı namazı bırak bitti mi gusl et ve namazı kıl.”;;[18]

Gusl etme şekli şöyledir: Namaz ve benzeri bir ibadet için hadesi kaldırmayı yahut da temizlenmeye niyet eder, sonra: Bismillah, deyip bütün vücuduna su döker. Saçlarının diplerini ıslatır. Ancak saçlarını -örük ise- çözmesi  gerekmez. Sadece su ile ıslatır. Şayet su ile birlikte sidr yahut temizleyici maddeler kullanacak olursa bu da güzeldir. Üzerinde misk yahut başka bir hoş koku bulunan bir pamuk parçası alıp guslettikten sonra fercine koyması mustehaptır. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bunu Esma’;;ya emretmiştir.[19]

 

Ay Hali Yahut Loğusa Kadın Güneş Batımından Ya Da Tan Yeri Ağarmasından Önce Temizlenirse Nelere Dikkat Eder

 

Ay hali yahut loğusa kadın güneş batımından önce temizlenirse o günün öğle ve ikindi namazını kılmalıdır. Tan yeri ağarmadan önce temizlenirse o gecenin akşam ve yatsı namazını kılmalıdır. Çünkü özür halinde ikinci namazın vakti, diğer birinci namazın da vaktidir.

Şeyhu’;;l-İslam İbn Teymiyye, fetvalarında (XXII, 434) şunları söylemektedir: “;;Bundan dolayı Malik, Şafiî ve Ahmed gibi ulemanın cumhuru (çoğunluğu) eğer ay hali olan kadın günün sonunda temizlenecek olursa, öğle ve ikindi namazlarını birlikte, şayet gecenin sonunda temizlenecek olursa akşam ve yatsı namazlarını birlikte kılar, demişlerdir. Nitekim bu görüş Abdurrahman b. Avf, Ebu Hureyre ve Abdullah b. Abbas’;;tan da rivayet edilmiştir. Çünkü vakit özür halinde her iki namaz için ortaktır. O halde günün sonunda temizlenecek olursa öğle namazının vakti devam ediyor demektir; bundan dolayı öğleyi ikindiden evvel kılar. Şayet gecenin sonunda temizlenecek

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol